Hoşgörüyü Hoşgördüm

Hoşgörüyü Hoşgördüm
Çocuklara, kötülüklere karşı kayıtsız kalmama erdemini kazandırmak isteyen öğretmenlerin ve anne babaların dikkatine! Hoşgörü ile ilgili sınıfınızda öğrencilerinizle beyin fırtınası yapmanıza imkan tanıyan bir deneme. Bu beyin fırtınasını, anne babalar da çocuklarıyla deneyebilir. Aynı zamanda “Kim bir kötülük görürse onu bizzat eliyle değiştirsin..." hadisi şerifinin yorumu. Görüş ve önerilerinizi yorum bölümüne yazmayı unutmayınız.

 

 

     Ömer Faruk ben.

     Kafam bozuk bu günlerde. Oldukça düşünceliyim aynı zamanda. Şu hoşgörü meselesine taktım bu aralar. Bunun bir sebebi var tabi. Şu bizim Kaya.

     Kaya bizim sınıfta. Geçimsiz ve kavgacı bir çocuk. Sınıfta sık sık kavga çıkarıyor. Hemen her gün bir arkadaşın canını yakıyor. Güçlü kuvvetli olduğu için kimse ona karşı koymaya cesaret edemiyor. Bu sefer de Cemil’e taktı kafayı. Geçen gün, Cemil’in kolunu bükerek silgisini zorla aldı, vermedi. Daha önce de kalemini almış vermemişti. Cemil zayıf yapılı fakir bir çocuk. Canı çok yanmış olmalı ki bir kenarda ağlıyordu.

     Dayanamayıp koştum. Silgiyi almak için eline sarıldım. Beni itti. Tehdit üstüne tehdit savurdu. Ne yaptıysam alamadım elinden.

     Çok olmaya başladı artık bu Kaya. Büyükler hoşgörü meselesini biraz abartıyorlar. Ya da ben anlayamıyorum. Bu konuda kaçırdığımız bir şeyler var sanırım. Hoşgörülü olmak tamam da bu çocuğun yaptıkları çizmeyi aştı. Şimdi siz bu davranışı nasıl hoş göreceksiniz? Hiç hoş değil bence.

     Karışmayayım diyorum olmuyor. Annem “Adını aldığına çekmişsin. Hz. Ömer Faruk gibi haksızlıklara tahammül edememen bundan” diyor. Peygamber Efendimiz, Hz. Ömer Faruk hakkında “Şeytan Ömer’i gördü mü yolunu değiştirir” buyurmuş. Annem bunu hatırlatıp, “Sen de aynısın” diyor ve gülümseyerek ekliyor: “Korksun kötülük!” Anneciğim ömür kadın yahu.

     En son okuduğum bir hadisi şerif, haksızlıklar ve kötülükler karşısında kayıtsız kalmamamız gerektiğini öğütlüyor. En azından ben öyle anladım. Düşünceli olmam da bundan. Şöyle buyuruyor güzeller güzeli Peygamberimiz:

“Kim bir kötülük görürse onu bizzat eliyle değiştirsin.

Buna gücü yetmezse, dile getirip çevresinden yardım isteyerek değiştirsin.

Buna da gücü yetmezse, o kötülüğü içine sindirmeyip elle ve dille değiştirmek için fırsat kollasın.

Elle ve dille değiştirmeye çalışmadan sadece kalp ile nefret etmek ise imanın en zayıfıdır.”

     Sıralamaya göre önce el ile değiştirmeye çalışmalı diye düşündüm. El ile değiştirmek, kötülüğü ortadan kaldırmak için bizzat uğraşmak, bir şeyler yapmak sanırım. Bunu denedim ama gücüm yetmedi. Tek başına üstesinden gelebileceğim bir sorun değil bu.

     Sıra dil ile değiştirmeye geldi. Bunun için derhal sınıf arkadaşlarımla bir toplantı yapıp onlara fikirlerini sordum. Herkes düşüncesini söyledi:

     Selin: Bize ne kardeşim. Bizi ilgilendirmez. Aralarına girmeyelim.

     Murat: Cemil de suçlu. Silgiyi direnmeden verseydi kolu incinmezdi.

     Hasan: Birlikte, yaptığının yanlış olduğunu Kaya’ya anlatalım.

     Sinan: Kaya silgiyi vermezse vermesin. Cemil’e bir silgi alıp verelim.

     Beyza: En iyisi, durumu öğretmenimize söyleyelim.

     Burak: Öğretmene söylediğimizi öğrenirse Kaya bizim de başımıza bela olur.

     Vural: Sorun silgi değil arkadaşlar. Siz de biliyorsunuz ki, Cemil’den sonra mutlaka başka bir arkadaşımıza takacak kafayı. Bu çocuk dayaklık. Bence birleşip Kaya’yı bir güzel dövelim.

     Ben ise, onca kızgınlığıma rağmen, Kaya’nın böyle davranmasının bir sebebi olmalı diye düşünüyorum. Herkes sıkıntılarını farklı şekilde ifade eder. Belki Kaya’nın, kimseye söyleyemediği sorunları var. Belki de insanların kendisini fark etmesine, anlamasına ihtiyacı var. Bunu gerçekleştirebilmek için seçtiği yol yanlış olmasına yanlış ancak, belki de başka bir şey gelmiyor aklına.

     Hay Allah. Bakın yine vicdanım elvermedi. Diğer taraftan canını yaktığı arkadaşlara da çok üzülüyorum.

     Durun durun. Buldum sanırım. Bu hoşgörü meselesi, her türlü kötülük, haksızlık ve çirkinliği hoş görmek değil. Kötülüklere kayıtsız kalmamakla birlikte, onu en güzel şekilde ortadan kaldırmak için mücadele etmek. Ancak bu sırada anlayışlı, affedici, şefkatli olmak olsa gerek.

     İyi de bunu nasıl yapacağız?

     Sizin de gördüğünüz gibi, sınıf arkadaşlarımın her biri, sorun hakkında birbirinden farklı bir fikir söyledi. Bir karara varmadık. Bu konuda yardımınıza ihtiyacımız var. Arkadaşlarınızla konuyu tartışıp, böyle bir durumda yapılması gereken en doğru davranışın ne olduğunu aşağıya yazar mısınız?

     Bizim yerimizde siz olsaydınız ne yapardınız?

     Şimdiden hepinize teşekkür ediyorum.

 

     Düşünce Odası:

 

………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………

 

Musa MERT ]

Çizen: Dilek GÜLCEMAL

(Konya Çocuk Dergisi, yıl. 2, sayı 6, sayfa: 7, 8)