Bizden Biri
Saygıları ve sevgileri öylesine büyüktü ki, buna gönülleri razı gelmezdi. O köşesine kurulmalı, onlar hizmet etmeliydiler. Böyle olması gerektiğini düşünüyorlardı.
Deve, at ve katır sırtında uzun ve yorucu bir yola çıkmışlardı. Hem yorulmuşlar hem de acıkmışlardı. Namaz vakti de yakındı. Karınlarını doyurup namazlarını eda etmek ve gölgede biraz dinlenmek için, uygun bir yerde mola verdiler.
Peygamber Efendimiz bir koyun kesilmesini emretti. Ashaptan biri,
— Ben keserim ey Allah’ın Resulü, dedi. Bir diğeri,
— Ben yüzerim, dedi. Başka biri,
— Ben pişiririm, dedi. Peygamber Efendimiz de,
— O hâlde, ben de odun toplarım, dedi.
Bir liderin, toplumun önünde sıradan bir insan gibi odun toplaması görülmüş şey değildi. Bir de o lider Peygamber ise hiç mümkün değildi. Saygıları ve sevgileri öylesine büyüktü ki, buna gönülleri de razı gelmezdi. Peygamberimiz köşesine kurulmalı, onlar hizmet etmeliydiler. Böyle olması gerektiğini düşünüyorlardı.
— Aman ey Allah’ın Resulü! Sizin aramızda bulunmanız bize şeref olarak yeter. Biz onu da yaparız. Sizin çalışmanıza gerek yok, dediler. Peygamberimizi ikna etmeye çalıştılar. Peygamber Efendimiz, bütün ısrarlarına rağmen,
— Olmaz öyle şey! Benim işimi de yapabileceğinizi elbette biliyorum. Fakat ben, ayrıcalıklı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allahü Teâlâ, arkadaşları arasında ayrıcalıklı davranan kimseyi sevmez, buyurdu ve odun toplamaya koyuldu.[1]
Dört bir koldan yemeklerini hazırlamaya başladılar. Peygamberimiz onlardan biri olmanın mutluluğunu, arkadaşları ise muhteşem bir Peygambere inanmanın gururunu yaşıyordu.
[ Musa Mert ]
Diyanet Çocuk Dergisi, Mayıs 2016, s. 2, 3.
[1] Kastallani, Mevahib, II, 114, 115.
Yorum Gönder