Büyük Muştu

Büyük Muştu
Bir gece bir şey yaptılar, kurtuluşa erdikleri göklerden bildirildi. İmrenilesi bir ailenin etkileyici öyküsü.

     Peygamber Efendimiz bir gece sahabileriyle sohbet ediyordu. O sırada, açlıktan bitkin düşmüş bir adam geldi. Efendimizin yanına kadar sokuldu.

     — Çok muhtaç durumdayım, diyerek yardım istedi.

     Peygamber Efendimiz, yiyecek bir şeylerin olup olmadığını sordurmak için evine bir adam gönderdi. Hemen gitti adam, Efendimizin odalarını tek tek dolaştı. Hangi odanın kapısını çaldıysa, ev halkının verdiği cevap aynı oldu:

     — Evde sudan başka bir şey yok!

     Aldığı olumsuz haber üzerine, misafir edip zavallı adamın karnını doyuramayacağını anlayan Peygamber Efendimiz, arkadaşlarına dönüp,

     — Kim bu adamı bu gece misafir edip ağırlarsa Allah ona rahmet etsin, buyurdu.

     Peygamber Efendimizin sözü biter bitmez, Ensar’dan bir adam ayağa kalktı ve

     — Ben misafir ederim ey Allah’ın Resulü, dedi. Zavallı adamı yanına alıp evine götürdü.

     Misafiri içeri alıp oturttuktan sonra ev sahibi, hanımının yanına gidip,

     — Yiyecek bir şeylerin var mı, diye sordu.

     — Yok, dedi hanımı, çocuklarımın yemeğinden başka yiyecek hiçbir şey yok.

     Ne yapacaklarını düşündüler. Ortada yetişkin bir kişiye yetecek kadar yemek vardı. O da çocukların yemeğiydi. Çocukların yemeğini misafire ikram etseler çocuklar aç kalacaktı. Çocuklara yedirseler, bu sefer de misafir aç kalacaktı. Kendi açlıkları akıllarına dahi gelmiyordu.

     Sonunda adamın aklına şu fikir geldi:

— Çocukları bir süre bir şeylerle oyalarsın. Sonra da onları uyutursun. Odaya girip kandili yakarsın. Yemeği hazırlayıp getirirsin. Sofraya otururuz. Misafir yemeğe uzandığında sofradan kalkar, kandilin ışığını kısar gibi yaparak söndürürsün. Biz yemek yiyormuşuz gibi yaparız. Böylece misafirin karnı doyar.

     Bu fikir evin hanımının da hoşuna gitti.

     Planı aynen uyguladılar. Açlıktan bitkin düşen misafir, alacakaranlıkta ev sahiplerinin yemeğe boş gidip boş dönen ellerini fark etmedi bile. Karnını güzelce doyurdu. Adam ve ailesi ise aç gecelediler.

     Ertesi sabah ev sahibi adam, alacağı büyük müjdeden habersiz, her zamanki gibi Peygamber Efendimizin yanına gitti. Peygamber Efendimiz onu görünce,

     — Dün gece yaptıklarınız Allah’ın çok hoşuna gitti ve sizden razı oldu. Sizin hakkınızda şu ayeti indirdi, buyurdu ve Haşr suresinin dokuzuncu ayetini okudu.  Allah onlar hakkında şöyle buyurmuştu:

     “... ve onlar, kendileri muhtaç olsalar dahi, başkalarını kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin hırsından ve cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir."

     Allah ve Resulü’nün memnun olmasından daha büyük ne olabilirdi! Bu öyle bir müjdeydi ki, Allah onlardan razı olmuş ve bunu bizzat kendisi, bir ayet indirerek Peygamberine bildirmişti. Üstelik müjdeci olarak da insanların en hayırlısını, en güzelini, Peygamber Efendimizi görevlendirmişti.

     Bu güzel adam ve onun örnek ailesi, aldıkları büyük müjdeye öyle çok sevindiler ki, onların sevinçlerini anlatmaya dil de çaresiz kaldı, kalem de.[1]

 

     DÜŞÜNCE ODASI

  1. Peygamber Efendimiz sizce niçin muhtaç olan adama öncelikle kendisi yardım etmek istedi?
  2. Adam ve ailesinin misafirleri için yaptıkları fedakârlık hakkında ne düşünüyorsunuz? Siz onların yerinde olsanız ne yapardınız?
  3. Yukarıdaki hikâyeden kendimize hangi dersleri çıkarmalıyız?

 

     [ Musa Mert ]

     Diyanet Çocuk Dergisi, Ekim 2016, s. 2, 3.

     Çizgi: Mükerrem Mert


[1] Buhari, Menakıbu'l-Ensar 10; Müslim, Eşribe, 172.