Cennete Atılan Adımlar

Cennete Atılan Adımlar
Medine'nin dışında bir ev vardı. Medine’ye en uzak ev bu evdi. Kimileri mazeretleri dolayısıyla gelemeseler de uzaklığına rağmen bu evde oturan sahabi, zifiri karanlık gecelere, kavurucu sıcak günlere aldırmadan gelirdi. Hem de yürüyerek.

     Her şehrin bir kalbi vardır. Tüm duygular orada toplanır, oradan beslenir. Peygamber şehri Medine’nin de kalbi Mescid-i Nebi idi. Günde beş vakit, bir vücudun damarlarını andıran sokaklardan süzülüp gelen Müslümanlar, şehrin kalbinde yani Mescid-i Nebi’de toplanırdı. Peygamber Efendimizin arkasında namaz için hep birlikte saf tutarlardı. Allah’ın huzurunda büyük bir saygıyla eğilir, secdelere kapanırlardı. Nihayetinde, namazla arınmış, namazla yenilenmiş olarak yollanırlardı evlerine, işlerine.

     Medine’nin dışında bir ev vardı. Medine’ye en uzak ev bu evdi. Kimileri mazeretleri dolayısıyla gelemeseler de uzaklığına rağmen bu evde oturan sahabi, zifiri karanlık gecelere, kavurucu sıcak günlere aldırmadan beş vakit mutlaka cemaatle namaza gelirdi. Hem de yürüyerek. Çünkü o, namaz için attığı her adımın cennete atılan bir adım olduğuna inanırdı. Kulağı ezana, gönlü Mescid’e ve namaza sevdalı bu sahabiye, diğer sahabiler imrenerek bakardı. Şehrin en uzak köşesinden yürüyerek Mescid’e gelmesine de üzülürlerdi.

     Bir namaz çıkışı adamın etrafında toplandılar. Yanlarında Peygamber Efendimiz de vardı. Adama,

     — Bir eşek alsan da karanlık gecelerde, sıcak günlerde ona binsen, dediler. Bunun üzerine adam onlara,

     — Mescid’e yakın bir evde de oturabilirim. Ancak evimin Mescid’e yakın olmasını istemem. Çünkü ben namaz için Mescid’e giderken ve namazdan sonra aileme dönerken attığım her bir adımın bana sevap olarak yazılmasını istiyorum,  diye cevap verdi.

Bu cevaptan hoşlanan Peygamber Efendimiz, ona şu müjdeyi verdi:

     — Şüphesiz Allah, attığın her adımın sevabını senin için toplayıp bir araya getirdi. Umduğun sevap da sana kesinlikle verildi.[1]

     Allah’tan umduğu sevaba kavuştuğunu öğrenen adam çok sevindi. Oradakiler de, evin uzaklığına rağmen namaz için günde beş vakit mescide gelmenin ne kadar üstün bir davranış olduğunu anladılar.

     [ Musa Mert ]

     Diyanet Çocuk Dergisi, Nisan 2017, s. 3, 4.


[1] Müslim, Mesacid 278; Ebu Davud, Salat 48.