Cenneti Kolaylaştıran Yol

Cenneti Kolaylaştıran Yol
Bin iki yüz kilometre. Binekle gelse bile günlerce süren zorlu bir yolculuktu bu. Onca yolu bunun için tepmiş olamazdı. Hazreti Ebu’d-Derda da aynı kanıdaydı.

     Peygamber Efendimizin vefatından sonraki yıllardı. Şam sokaklarında bir yabancı, sahabenin büyüklerinden Hazreti Ebu’d-Derda’yı soruyordu. Haline bakılırsa çok uzak yoldan gelmişti. Yabancıya onu Şam Mescidinde gördüklerini söylediler.

     Mescidi arayıp buldu adam. Bineğini bağlayıp içeri girdi. Hazreti Ebu’d-Derda bir ilim halkasında ders veriyordu. Selam verip halkaya katıldı. Bütün bakışlar yabancıya yöneldi. Selamını aldılar. Hoş geldin faslından sonra Hazreti Ebu’d-Derda adama,

     — Söyle derdini kardeşim, niçin geldin, diye sordu. Adam,

     — Ey Ebu’d-Derda, Peygamber sallallahu aleyhi vesellemden bir hadis aktardığını öğrendim. Peygamberimizin gerçekten böyle bir söz söyleyip söylemediğini bizzat senin ağzından duymak için Allah Resulü’nün şehri Medine’den kalkıp sana geldim, dedi.

     Çok şaşırdılar. Medine ile Şam arası yaklaşık bin iki yüz kilometreydi. O zamanın şartlarında bir yaya hiç dinlenmeden yürüse -ki bu mümkün değil- Medine’den Şam’a on beş günden önce ulaşamazdı. Binekle gelse bile günlerce süren zorlu bir yolculuktu bu. Onca yolu bir hadisi öğrenmek için tepmiş olamazdı. Hazreti Ebu’d-Derda da aynı kanıdaydı. Bir vesileyle gelmiş olabileceğini, gelmişken de kafasına takılan bu soruyu sormak için kendisini bulduğunu düşündü.

     — Bir ticaret sebebiyle mi yolun düştü buraya, diye sordu. Adam,

     — Hayır, dedi.

     — Bir ihtiyacın için mi geldin, diye sordu. Adam,

     — Hayır, dedi.

     — O halde başka bir iş seni buraya getirdi, dedi. Adam yine,

     — Hayır, cevabını verdi.

     Adam “Hayır!” dedikçe topluluğun şaşkınlığı ve merakı artıyordu. Yabancıya iyice dikkat kesilmişlerdi.

     Soruların uzayıp gideceğini anlayan adam,

     — Sadece ve sadece bu hadis-i şerifi öğrenmek için geldim, dedi.

     Hayretler içinde kaldılar. Bu ne büyük bir ilim aşkıydı. Bir hadis-i şerifi asıl kaynağından öğrenmek için yüzlerce kilometreyi aşıp gelmesi Hazreti Ebu’d-Derda’yı da çok etkilemişti. Adamı çok sevdi ve takdir etti.  

     — Allah Resulü’nden bizzat işittim. Şöyle buyurdu, dedi ve Peygamberimizin şu hadis-i şerifini aktardı:

     “Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa, Allah da ona cennete giden yolu kolaylaştırır. İlim öğreneni sevdikleri için melekler ona kanat gererler. Göklerdeki ve yerdeki bütün varlıklar, hatta sudaki balıklar bile âlimin bağışlanması için Allah’a yalvarırlar. Âlimin, sadece ibadetle uğraşan kimseye üstünlüğü, dolunayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler miras olarak ne altın bırakırlar ne de gümüş. Onların mirası ilimdir. Ona sahip olan, çok büyük bir servete sahip olur.”[1] 

     Peygamber Efendimizin muştusunu öğrenen adamın yüzü aydınlandı. Tüm yorgunluğu gitti. Herkes ona imrendi. Kim imrenmez ki!

 

     [ Musa Mert ]

     Diyanet Çocuk Dergisi, Haziran 2019, s. 2, 3.

 

[1] Ebu Davud, İlim 1; Tirmizi, İlim 19; İbn Mace, Mukadime 17; Darimi Mukaddime 32; Ahmed, V, 196.