Sevgi Olmasaydı

Sevgi Olmasaydı
Herkesin kendine göre haklı bir bahanesi vardı. Kiminin yapacak çok işi olduğundan zamanı yoktu. Kimi “Hep ben mi anlayışlı olacağım, bir de o olsun!” dedi. Kimi “O bana yan baktı!” dedi. Kimi “Önce o başlattı!” dedi. Kimi öyle dedi, kimi böyle...

 

     Bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir yerde, bir şehir vardı. Oraya “Sevgi Şehri” diyorlardı.

     Neden mi?

     Çünkü o şehrin insanları, kalplerini sevgiye açmışlardı. Sevgi de onların kalplerini öpüp sarmıştı.

     Bu yüzden güneş, sevgiyle doğar ışıtırdı orayı. Eşler birbirlerine sevgiyle yaklaşır, “Sevgilim!” der, birbirlerine destek olurdu. Anneler, babalar sevgi sayesinde çocuklarının yumurcaklıklarını umursamazdı. Çocukları için uykusuz kalır, gece gündüz çalışırlardı. Çocuklar da anne babalarının bir dediğini iki etmezdi. Ağabeyler, ablalar kardeşlerinin ellerinden tutar, onları en güzel çiçeklerin olduğu bahçelere götürürdü. Birlikte birbirinden güzel oyunlar oynarlardı. Hiç mızıkçılık da yapmazlardı. Öğretmenler en güzel bilgileri okşayıp öperek öğretirdi öğrencilerine. Kardeşler, akrabalar, arkadaşlar, komşular birbirlerine hep sevgiyle yaklaşır, birbirlerini üzmezdi. Sevgi sayesinde mutluluk sarmıştı bütün şehri.

     Sevgi onları birbirine sımsıkı kenetliyordu. Onlar birbirlerine kenetlendikçe de sevgi hayat buluyordu. Aslına bakarsanız, onların bu güzel davranışlarıydı sevgiyi besleyip yaşatan.

     Böyle güzel güzel yaşayıp giderken, ne olduysa işte o zaman oldu:

     Bir gün sevgiyi ihmal ettiler.

     Herkesin kendine göre haklı bir bahanesi vardı. Kiminin yapacak çok işi olduğundan zamanı yoktu. Kimi “Hep ben mi anlayışlı olacağım, bir de o anlayışlı olsun!” dedi. Kimi “O bana yan baktı!” dedi. Kimi “Önce o başlattı!” dedi. Kimi öyle dedi, kimi böyle...

     Bütün bunlara rağmen içlerinde uyanan sevginin ortaya çıkmasına da bir türlü izin vermediler. Sevgiyi kalplerine tamamen hapsettiler.

     Sevgi, yapayalnız kalıvermişti. Zindan hayatı yaşıyordu. Onu besleyecek sevgi davranışları olmadığından da gıdasız ve nefessiz kalmıştı. Her geçen gün biraz daha zayıfladı, eridi. Hayat belirtilerini yavaş yavaş yitirdi.

     Nihayet bir gece sevgi öldü.

     Bundan sonra “Sevgi Şehri”nde neler oldu dersiniz?

     Onu da varın siz tahmin edin.

     [ Musa Mert ]    

    Çizen: Özlem Yüce 

     Diyanet Çocuk Dergisi, Ağustos 2015, s. 10, 11.